Serenay Sarıkaya hayata hep pozitif bakmayı beceriyor.
Puhu TV üzerinden internette yayınlanan ‘Çi’de Duru karakterine hayat veren Serenay Sarıkaya, Sabah gazetesine konuştu. Sarıkaya; hayat felsefesine dair genç nesillere rehber olacak nitelikte dair açıklamalarda bulundu.
Güzel oyuncu, ‘Hep böyle pozitif, yüzü gülen biri misin? Yoksa bu bir maske mi?’ sorusuna şu yanıtı verdi:
‘Yok ya maske değil… Hayata hep pozitif tarafından bakıyorum çünkü bana iyi geliyor. Negatif enerjilerden, olumsuzluklardan, karanlık hallerden hazzeden biri değilim. Bunlar benim gücümü çalıyor. Eskiden olayları ve durumları zorlayan biriydim. İstediğim zamanda, istediğim şekilde gerçekleşmesi gerekiyordu yoksa çok mutsuz oluyordum. Hep yetersiz olduğumu düşünüyordum. Zamanla ve bu meslek sayesinde, sabırlı olmayı öğrendim. Bu meslek insanın sabrını maksimuma kadar zorluyor. Sabırlı olmayı öğrenince, bir şeyleri zorlamanın manasız olduğunu, zaten bir şeyin olacaksa olduğunu gördüm. ‘Serenay senin başına kötü bir şeyler geliyorsa, bu yaşaman gerektiği için’ diye bir savunma geliştirdim. ‘Bunlara açık ol, neyse yaşaman ve öğrenmen gereken, öğren’ diye yoluma devam ediyorum. Pişmanlık duymak büyük zaman kaybı. Ben oradan çıkaracağım derse odaklanıyorum.’
Sarıkaya, gazete muhabirinin ‘Sen böyle konuşurken, senin ve senden gençlerin ne kadar sabırsız ve tahammülsüz olduğu aklıma geldi… Tam bir çelişkisin onlara bakınca…’ çıkışını ise şöyle cevapladı:
‘Çok yazık değil mi? Ben an’da yaşayan biriyim ve hislerimle hareket ediyorum. Teknolojinin bu kadar engellenemez biçimde hızla büyüdüğü bir dönemde, nüansları kaçırdığımız için çok üzülüyorum. Yeni nesil çok hızlı ve bu iyi bir şey mi bilmiyorum. İnsanları anlamak, onlara dokunmak, söyledikleri bir şeyden onları hissedebilmek ancak orada olursan, o kişiyi ‘görürsen’ olabilecek şeyler. Sosyal medyanın ve tüketim dünyasının her şeyi anlık heyecanlara dönüştürmesinden biraz mustaribim.’
Güzel oyuncu, ‘Yıllar içinde egonu da dizginlemeyi başardın mı? Hiç kendine hayranlık duyduğun anlar oldu mu, yoksa buna karakterin müsait değil mi?’ sorusuna ise şöyle karşılık verdi:
‘Mesleğe başlamadan önce, bu mesleğin getirebileceği tüm olumsuzlukların farkındaydım ama bu işi yapmayı çok istiyordum. Şu anda getirdiği hiçbir olumsuzluktan şikayetçi değilim ama kalıcı olmak için her evrenin iyi sindirilmesi gerektiğine inanıyorum. Çok güzel başarılar yaşadım, çok yükseldim kariyerimde ama bunları ne kadar içselleştirebilirsem, ne kadar sindirebilirsem yolum o kadar uzun olur. O kısa, anlık heyecanlar, popülariteler bana tatmin edici gelmiyor. Yolumu daha uzun çizdiğim için egom ortaya çıktığında kendimi dizginliyorum.’
Sarıkaya; Kerem Bursin’le aşkı ve kariyeri hakkında da önemli açıklamalarda bulundu. Sarıkaya, ‘Kerem Bursin’le birliktesin… İki oyuncu bir arada zor mu?’ sorusunu şöyle yanıtladı:
‘Aynı evde iki ego olunca zor olabiliyor. Ama bu egolu insanlar olduğumuz için değil, işimize tutkuyla bağlı olduğumuz için geçerli bir durum. Bir yandan da kolay, sabahlara kadar sette çalışıyoruz, uykusuz, perişan, bu hallerimizi idare ediyoruz. Güzel bir denge kurduk. Kerem kişiliğiyle, duruşuyla beni çok etkiledi. Çok özel bir ruhu olduğuna inandığım biri o. Aklına, bilgisine, hayata bakışına hayranım. Sevgi, aşk her şey çok güzel ama belli noktadan sonra sürekliliği sağlamak için beslenebileceğin, sana ilham verecek birinin olması çok önemli. O anlamda Kerem beni her seferinde çok heyecanlandıran ve ilham veren bir adam.’
TAFF Pictures prodüksiyonu ‘İkimizin Yerine’ adlı filmde Nejat İşler ile başrolleri paylaşan Sarıkaya, gazete muhabirinin ‘Sinemada tek bir filmde (İkimizin Yerine) başrol oynadın ve müthiş övgüler topladın… Sinemaya bundan sonraki bakışın ne?’ sorusuna şöyle cevap verdi:
‘O filme başlarken, senarist de yönetmen de akıllarındaki kişinin ben olmadığımı itiraf etmişlerdi. Çünkü akıllarındaki Serenay, ‘Medcezir’deki havalı kızdı. Tam da bu kaygı sebebiyle o filmi yapmayı çok istedim. Bundan sonra da sinemada hep içime sinen şeylerde olmak istiyorum. Birkaç proje var ve biri çok değerli bir kadının hayat hikayesi… Kerem’le yapacağımız bir film de var… Sinema başka.’
Güzel oyuncu ‘Sektörde nasıl bir ihtiyacı karşılıyorsun sence? Niye seyirci sevdi seni?’ sorusunu ise şöyle yanıtladı:
‘Beni takip eden genç kesime ilham veren duygular bırakmayı istedim. Benim de bir genç kızken ihtiyacım olan duygular ve duymak istediklerim onlardı; ‘Başarabilirsin, yapabilirsin, hiçbir şey imkansız değil.’ Ben de, gençlere bu duyguları aşılamaya ve bu duygular üzerinden mesajlar vermeye çalışıyorum. Gerçekten hiçbir şeyin imkansız olmadığını düşünüyorum, çok çalışarak ve hayal kurarak bir şeylerin olabileceğine inanıyorum. Biraz da genç olmanın verdiği avantajla, yenilikçi ve cesurum. Belki bu ihtiyacı karşılıyorum.’